1844 yılında Çatalzeytin ve Sökü Divanı: Ziraat, Kerestekeşlik, Kayıkçılık…

1844 yılında Çatalzeytin ve Sökü Divanı:

Ziraat, Kerestekeşlik, Kayıkçılık…

                1844 yılı temettuat defterlerine göre (1) Çatalzeytin ve Sökü Divanı’nda başlıca 3 geçim kaynağı bulunmaktadır: Ziraat, kereste üretimi ve kayıkçılık…

                İstisnasız herkesin tarım ve hayvancılıkla uğraştığı o dönemde Çatalzeytinlilerin çoğu “kerestekeş”tir. Kara ulaşımının olmadığı yıllarda “kayıkçılık” da üçüncü iş olarak belirmektedir. Bu üç mesleğin yanı sıra “ma’ûnecilik (maûne/mavna: yük taşıyan büyük kayık), hamelecilik (yük taşıma), sapancılık (işaretçi [askeri bir iş olmalı]), tüfenkçilik, rençberlik (İstanbul’da) ve marangozluk” yapanlar da vardır.

                Ziraat, bütün Çatalzeytinlilerin ana geçim kaynağı olduğuna göre, acaba tarımsal üretim çeşitliliği nasıldı?

                Çatalzeytin’de üretimi yapılan tarımsal ürünler şöyle sıralanıyor: Buğday, keten tohumu, keten, meyve, mısır, arpa, yulaf, saz, yağ, süt ve bal…

                İstisnasız her hane buğday, keten ve meyve üretimi yapıyor. Mısır üretimi kıyıdan uzaklaşıldıkça artıyor. Çubuklu’da 11, Sökü’de 7, Çatalzeytin’de 6, Didi ve İnanya’da 3’er hane mısır üretiyor. Mısırdan sonra en çok arpa ve yulaf yetiştiriliyor. Ancak onlar da her yerde değil. Çubuklu’da 8, Çatalzeytin’de 6, Sökü’de 2 hane arpa üretimi yapıyor. Yulaf üretimi de fazla değil. Çatalzeytin’de 6, Didi’de 2, Sökü ve Çubuklu’da 1’er hane yulaf ekiyor.

                Burada dikkat çeken bir ürün var ki o da sepet/küfe yapımının başlıca hammaddesi saz… Sökü’de 3, Çubuklu ve İnanya’da 2’şer hanede saz üretimi var.

                Bal üretimi de çok yaygın değil. Sadece İnanya’daki 4 hanenin toplam 8 arı kovanı var. Hacıibrahimoğlu Emin 1, Hacıibrahimoğlu Hasan ve Hacıibrahimoğlu Ali 2’şer, Berbadoğlu Mehmet 3 kovanda bal üretimi yapıyor.

Toprak dağılımına gelince…

                Nadasa bırakılanlarla birlikte 6 köyde toplam 507 dönüm tarla bulunuyor. Çatalzeytin’de 120 (2 dönümü nadas), Çubuklu’da 115 (25 dönümü nadas), Sökü’de 113 (25 dönümü nadas), Didi’de 60 (1 dönümü nadas), Asmakoz’da 53 (3 dönümü nadas) ve İnanya’da 46 (8 dönümü nadas) dönüm tarlada üretim yapılıyor.

                Arazi dağılımının genel olarak dengeli olduğu, bunun da toprak dağıtımın yeni yapılmış olmasından kaynaklandığı söylenebilir. 3 dönümden başlayan tarla büyüklükleri 4, 5, 6, 8, 10, 12, 14 dönüm olarak sıralanıyor. Çatalzeytin’de en büyük toprak sahibi 14 dönümle Hıdıroğlu Mehmet. Onu 12’şer dönüm tarla ile İncemustafaoğlu Hüseyin ve Karaosmanoğlu Halil izliyor. Azaklıoğlu İbrahim’in ise sadece 3 dönüm tarlası var. Ama Çatalzeytin’de hiç tarlası olmayan, hatta bırakın tarlayı, hiçbir geliri olmayan da var: İncemustafaoğlu Âmâ Hüseyin’in temettuat defterlerine düşülen kayıt aynen şöyle: … emlâk ve arazi ve hayvanat-ı sairesi olmayub şunun bunun ianesiyle geçinmekte olduğu…

                Didi’de en büyük toprak sahibi 13 dönümle Çavuşoğlu Hasan. Çavuşoğlu Hüseyin’in ise sadece 3 dönüm tarlası var. İnanya’nın tarla zengini 12 dönümle Hacıibrahimoğlu Hasan. İnanyalı Hacıibrahimoğlu Yekceşm Abdullah’ın 4 dönüm, kalan 4 hanenin ise 8’er dönüm tarlası bulunuyor. Kırsal alanda hane başına düşen tarla büyüklükleri artıyor. Sökü’de 2 hanede 6’şar dönüm, 6 hanede 8’er dönüm, birer hanede de 9 ve 10 dönüm tarla var. Ömerustaoğlu Mustafa ve İmamoğlu Mehmet, 12’şer dönüm tarlada üretim yapıyor. Çubuklu ve Asmakoz’da hane başına düşen tarla büyüklüğü 4 dönümle başlıyor, 12 dönüme kadar çıkıyor. Çubuklu’da Sakallıoğlu Hasan’ın, Asmakoz’da Tığlıoğlu Emin ve Tığlıoğlu Hasan’ın 12’şer dönüm tarlası var.

                Tarla büyüklüklerinin yanısıra sebze meyve üretiminin yapıldığı bağ bahçe büyüklüklerini de verebiliriz. Temettuat defterlerinde “kıt’a” terimiyle ifade edilen bahçe büyüklükleri şöyle: Çatalzeytin’de 131, Didi’de 98, İnanya’da 41, Sökü’de 110, Çubuklu’da 129 ve Asmakoz’da 55 olmak üzere toplam 564 kıt’a…

                Tarla büyüklüklükleri ile bağ bahçe büyüklükleri arasında doğru orantılı bir ilişki yok. Evet Çatalzeytin’de 14 dönüm tarlası bulunan Hıdıroğlu Mehmet’in 15 kıt’a’lık da bahçesi var. Ama örneğin Didi’de 30 kıt’a’lık bahçesi olan Taviloğlu Ali, sadece 6 dönüm tarlaya sahip. Asmakoz’da da en büyük tarlalara sahip olan Tığlıoğlu Emin ve Tığlıoğlu Hasan’ın sadece 5’er kıt’a bahçesi var.

                Temel besin kaynağı ekmek üretiminde hammaddenin ağırlıklı olarak buğday ve mısır olduğu anlaşılıyor. Peki buğday ve mısır una nasıl dönüştürülüyordu? 1844 yılında 6 köyden 5’inde değirmen var:

                Çatalzeytin değirmeninin hissedarları Kadiroğlu Hüseyin ile Hıdıroğullarından Yekçeşm İbrahim, Mehmet ve Ali… Didi değirmeninin sahipleri Taviloğullarından Ahmet ve Ali…

                İnanya değirmeninin üç ortağı var: Hacıibrahimoğullarından Osman ve Emin ile Hacıkadıoğlu Hasan… Çubuklu değirmeni (2) yedi ortaklı: Yarısı Kendiroğlu Mehmet’e ait olmakla birlikte Sakallıoğlu Hasan, Kibarvelioğlu Mehmet, Emiribrahimoğlu Mehmet, Asakîr Boduroğlu Mehmet, Körvelioğlu Ali ve Kendiroğlu Hasan … Asmakoz değirmeninde ise 4 ortak var: 40 para itibariyle 3’er paralık hisseler Osmanoğlu İbrahim ve Tığlıoğlu Ahmet’in, büyük ortaklar ise Osmanoğullarından Yakup ile Mehmet…

                Temettuat defterleri 1844 yılında yöredeki hayvan varlığına ilişkin bilgiler de veriyor: Manda, öküz, inek, düve, buzağı…

                Çatalzeytin’de 5, Didi ve İnanya’da 1’er, Sökü ve Çubuklu’da 4’er, Asmakoz’da 2 olmak üzere 6 köyde toplam 17 çift manda (camus öküzü); Çatalzeytin’de 11, Didi’de 6 çift ve 1 tek, İnanya’da 5, Sökü’de 7, Çubuklu’da 9 ve Asmakoz’da 4 olmak üzere 42 çift ve 1 tek öküz (karasığır öküzü) var. İnek sayısı daha fazla… Çatalzeytin’de 22, Didi’de 10, İnanya’da 5, Sökü’de 9, Çubuklu’da 13 ve Asmakoz’da 10 olmak üzere toplam 69 inek bulunuyor. Bu her hanenin mutlaka bir inek sahibi olduğu anlamına geliyor. Ancak inek varlığı daha fazla. Çünkü bazı hanelerde sütten kesilmiş olmasına rağmen et gereksinimini karşılamak üzere üretimine devam edilen inekler olduğu da görülüyor. Çatalzeytin’de 8, Didi ve Asmakoz’da 2’şer, İnanya ve Çubuklu’da 3’er ve Sökü’de 4 olmak üzere toplam 22 sütvermez inek var. Bu durumda inek sayısı toplam 91’e yükseliyor.

                Belgelerde düve ve buzağı varlığına ilişkin rakamlar da var. Düve sayısı Çatalzeytin’de 5, Didi ve Sökü’de 3’er, Çubuklu’da 2 ve İnanya’da 1 olmak üzere toplan 14, buzağı sayısı Çatalzeytin’de 11, Didi’de 10, İnanya’da 2, Sökü’de 7, Çubuklu’da 13 ve Asmakoz’da 4 olmak üzere 47…

                Çatalzeytin’de ağırlıklı olarak büyükbaş hayvan yetiştiriciliği var. Küçükbaş hayvana sadece Sökü’de rastlanıyor. Onun da sayısı az: 8 koyun, 18 keçi, 8 oğlak, 3 kuzu…

                Sadece İnanya’da 8 arı kovanı bulunduğunu hatırlatarak, şu notu düşeyim: Hayvan varlığı arasında at, katır, eşek gibi ulaşım ya da yük taşımacılığı alanında kullanılabilecek hayvan yok. Sadece Çubuklu’da Sakallıoğlu Hacı Hasan’ın bir “dişi merkep”i var. Öyle görünüyor ki kara ulaşımında/taşımacılıkta kağnılar kullanılıyor.

(1)          BOA, ML. VRD. TMT. D.03738.

(2)          Ortaokul yıllarım olmalı. 1980’lerin ortası. Kayadibi köyü Karamanlar mahallesinden, rahmetli babam Cemal Kaplan’ın dayısı Mustafa Çelik, eniştem (halamın eşi) emekli imam-hatip Hayri Pala ve halamın oğlu Tuncay Pala ile birlikte bir sabah erkenden yola çıkmış, emektar eşeğimiz Halime’nin taşıdığı iki çuval mısırı Çubuklu değirmende öğüttürmüştük. Bir değirmenin nasıl çalıştığını ilk o zaman öğrenmiştim. Ama değirmenciliğin ne denli zor olduğunu Rıfat Ilgaz’ın Karadeniz’in Kıyıcığında romanını okuduğumda daha iyi anladım.

                Çatalzeytin’in tarla ve bağ bahçe zengini Hıdıroğlu Mehmet’in emlak, arazi, hayvan varlığı ve ticari gelirlerini gösteren vergi kaydı.

1844 yılında Çatalzeytin ve Sökü Divanı: Yörenin İlk Gurbetçileri

                1844 yılı temettuat defterlerine göre Çatalzeytin ve Sökü Divanı’nda başlıca 3 geçim kaynağı ve meslek dikkat çekmektedir. İstisnasız herkesin tarım ve hayvancılıkla uğraştığı o dönemde ikinci gelir kaynağı kereste üretimi, başka deyişle “kerestekeş”liktir. “Kayıkçılık” da üçüncü bir uğraş olarak ortaya çıkmaktadır.

                Çatalzeytin ve çevresinde “kerestekeş” olmayan yok gibi… Çatalzeytin’de 6, İnanya’da 5, Sökü’de 9, Çubuklu’da 10,  Asmakoz’da 6 hane sahibi ağaç kesimi ve tomruk/kereste nakliyesi yaparak gelir elde ediyor. Ağaç kesimi ile uğraşmayıp sadece tomruk/kereste nakliyesi yapanlar da var: Çatalzeytin’den Azaklıoğlu Molla Mustafa ve Hacıibrahimoğlu İbrahim ile Didi’den Taviloğlu Ahmet…

                Kereste üretiminde su bıçkısı kullanıldığı anlaşılıyor. Didi dışındaki 5 köyde de su bıçkısı bulunuyor. Çatalzeytin’de Pehlivanoğlu Emin ve Karaosmanoğlu Halil, su bıçkısını ortak işletiyor. İnanya’da Hacıibrahimoğlu Hasan’ın ortak olduğu bir su bıçkısı var. Sökü’de İncekaraoğlu Veli, Cellatoğlu Ali, Ömerustaoğlu Mustafa, Ömerustaoğlu Halil ve İmamoğlu Mehmet bir su bıçkısının ortakları… Asmakoz’da da yine 5 ortaklı bir su bıçkısı olduğu anlaşılıyor. Ortakları Osmanoğlu Yakup ve Emirhüseyinoğlu Halit ile Tığlıoğullarından Ahmet, Emin ve Hasan… Çubuklu’da ise Sakallıoğlu Hasan, Kibarvelioğlu Mehmet ve Kendiroğlu Hasan’ın işlettiği bir su bıçkısı var.

                Peki, orman ürünlerinin bugün de başlıca gelir kaynağı olduğu Çatalzeytin ve çevresinde kereste üretimi geçişte nasıl yapılmaktaydı. Almanya göçmeni Şevket Demirci’nin 1993 tarihli mektuplarında verdiği bilgiler bu konuya ışık tutacak nitelikte:

                “… Bugünkü Çayağzı Köprüsü’nün hemen başına isabet eden yerde bir adet Rumlar’dan kalma su değirmeni bulunuyordu. Akçay, son görevini bu değirmenin çarklarını döndürmek suretiyle yapar, biraz sonra da Karadeniz’e karışır giderdi. Değirmenden Çatalzeytin yönüne doğru (batıya) 75 m. kadar yürüdüğünüzde o zamana göre modern bir kereste fabrikası harıl harıl çalışırdı. Fabrikada işlenen keresteler, sayıları hatırı sayılır ölçüde fazla olan ve Çatalzeytin önlerinde demirleyen kuru yük gemilerine, yüzlerce sayıda siyah mavnalar ve kürek çekerek yürütülen kayıklarla taşınırdı. (…) Henüz kamyonlar ulaşım hayatımıza girmediğinden – Zindan, Paşalı, Goçubpa, Karacakaya, kısaca Çatalzeytin ormanlarından elde edilen tomruklar salcılıkla Mamlay (Kavakören) sınırlarında bulunan Patela’daki (Yenicuma) su hisarına ulaştırılırdı. (…) Kereste fabrikası buhara dayalı çalıştığından, suyun ısınması kömürle sağlanırdı. Kömür nakliyesi işlemini de Çatana dediğimiz deniz motorları yapardı. (…) O zamanın gurbetçileri de adı geçen motorlarla yöremize gelir giderlerdi.”

                Kara ulaşımının sadece yaya olarak ya da kağnılarla sağlandığı o yıllarla kuşkusuz en önemli ulaşım aracı kayık. Kayıkçılık da önemli bir uğraş ve gelir kaynağı… Kayıkçılık yapanların sayısı Çatalzeytin’de 6, Didi’de 8, Sökü ve Çubuklu’da 2’şer, Asmakoz’da 1…

                Toprak olunca rençberlik, deniz olunca kayıkçılık her yerde yapılabiliyor tabii. Belgeler yörenin ilk gurbetçilerini de ortaya koyuyor. Didili Çavuşoğlu Ali, Der’aliyye’de rençberlik; İnanyalı Berbadoğlu Mehmet Der’aliyye’de kayıkçılık, Sökülü Topçuoğlu Hasan Der’aliyye’de, Beykoz’da rençberlik ve Çubuklu’dan Süleymanoğlu Hasan ile Sakallıoğlu Hacı Hasan, Der’aliyye’de, yine Beykoz’da rençberlik yapıyor.

                Çatalzeytin ve Sökü Divanı’nda ziraat, kereste üretimi ve kayıkçılık dışında başka  meslekler ya da geçim kaynakları da var. Örneğin Çatalzeytin’de Azaklıoğlu İbrahim, ziraatin yanısıra  “ma’ûnecilik (maûne/mavna: yük taşıyan büyük kayık) ticareti” ile uğraşmakta, bu ticaretten ötürü 450 kuruş vergi ödemektedir. Yine Çatalzeytin’de Pehlivanoğlu Emin, tarımsal üretimin dışında “hamelecilik çerağlığı”ndan (hamelecilik: yük taşıma) hatırı sayılır bir gelir elde etmektedir. Öyle ki eldeki verilere göre bir varsıllar listesi ya da bir vergi rekortmenleri listesi yapılacak olsa Pehlivanoğlu Emin, 6 bin kuruşu “hamelecilik”ten olmak üzere 6 bin 214 kuruş ile listenin ilk sırasında yer alacaktır. Çatalzeytin’den Deliibrahimoğlu Ali ile Didi’den Delialioğlu Ali de ziraatle birlikte “sapancılık ticareti” (sapancılık: işaretçi [askeri bir iş olmalı]) ile uğraşmaktadır. Çubuklu’dan Asakir Boduroğlu Hüseyin, “tüfenkçi taifesi”nden diye geçmekte, Asmakoz’dan Osmanoğlu İbrahim “kerestekeş” olarak değil, “marangoz” olarak kayıt altına alınmaktadır.

                Çatalzeytin ve Sökü Divanı’nda 1844-1845 yıllarında elde edilen toplam gelir ve ödenen vergi miktarlarını da vererek yazıyı sonlandıralım:

                Çatalzeytin, Didi ve İnanya’yı kapsayan Çatalzeytin Divanı’nda toplam gelir 28 bin 578 kuruş, bir yılda ödenen vergi 6 bin 595 kuruştur. Sökü, Çubuklu ve Asmakoz’u kapsayan Sökü Divanı’nda toplan gelir 12 bin 541 kuruş, bir yılda ödenen vergi 4 bin 911 kuruştur.

İlginizi Çekebilir.

Yazarın Diğer Yazıları Esat Kaplan