TELGRAFIN TELLERİNİ BAĞLAYAN
UMUT VE MUTLULUK DAĞITAN MURAT KALEM’LE SÖYLEŞİ
Emin Türkay Öztürk
Murat Kalem… 1974 yılında Çatalzeytin’e geldi. PTT de Hat Bakıcısı olarak göreve başladı. İlçemize kesintisiz 25 yıl hizmet verdi. 41 köyümüzü adım adım gezdi. Kar-kış, rüzgar- yağış demedi. Telefon telleri koptu, direklere çıktı. Yüzlerce telefon arızasına baktı. Telgrafın tellerini bağlayarak yıllarca umut ve mutluluk dağıttı, insanımıza… 1999 yılında emekli oldu. Ayrılamadı çok sevdiği Çatalzeytin’den ve insanlarından… Çalışkan insan, Murat Kalem. Bir süre telefon tamirat işleri yaptı. 2000 yılında eşi Seher Kalem ile etli ekmek işine başladı. Murat Kalem girişkendir mücadeleyi sever. Benim Murat Kalem’le 4 yıl mesai arkadaşlığım var. 1976-1979 yılları arasında Çatalzeytin PTT Merkezinde gişe ve santral memuru olarak çalıştım. PTT o zaman şimdiki Huzur Kıraathanesinin olduğu yerde idi. Arızaya çıkmadığı günlerde santrale oturur telefon görüşmesi yaptırır, gişede mektup kabul ederdi. Memurlara yardım ederdi, özveri ile çalışırdı. Kalem ile dost olduk, dost kaldık. Murat Kalem’le Kardelen’de söyleştik. Anılarda buluştuk. Ben sordum Kalem yanıtladı.
Öztürk : Murat Kalem, nerede ne zaman doğdu, nasıl yetişti ?
Kalem : Kastamonu Dereberçin köyünde 01.01.1945 yılında dünyaya gelmişim. Bahadır köyü nüfusuna kayıtlıyım. 6 aylık iken babamı kaybetmişim. Beni dedem büyütmüş. İlkokulu Bahadır’da okudum.
Öztürk : Çocukluk nasıl geçti ?
Kalem : Koyun, keçi ve sığır otlattım. Otlattığım koyun-keçi sayısı 150-200’ü bulurdu. Hayvanları otlatmak için arazi genişti. Çayır çimen boldu. Arada kurtlar da nasibini alır, sürüden koyun-keçi kaparlardı.
Öztürk : Ne zaman evlendiniz ?
Kalem : 1962’de Seher Kalem ile evlendim. 3 çocuk babasıyım. 2 kız 1 oğlum var. Necibe, İbrahim, Reşide. 1965 yılında askere gittim. Jandarma olarak Hatay ve Kilis’te 24 ay vatani görevimi yaptım. Askerlik sonrası köyümde çiftçilik yaparak hayata sıkıca sarıldım.
Emin Türkay Öztürk’le söyleşi sırasında.
Öztürk : PTT’ye giriş nasıl oldu ?
Kalem : 1969 yılında, PTT telefon inşaatlarında 1 yıl çalıştım. Sonra Devlet Su İşleri Karaçomak Barajında sondaj ustası olarak görev yaptım. 1973 yılında DSİ’den ayrıldım. 1974 yılında PTT Çankırı Başmüdürlüğü, Kastamonu Telefon Müdürlüğünde kadrolu eleman olarak Çatalzeytin PTT Müdürlüğünde göreve başladım. 1974-1979 yılları arasmda meşakatli, muhabbetti günler geçirdim.
Öztürk : Önceki yıllarda PTT Merkezleri 07.00-23.00 arasında açıktı.Telefon görüşmeleri santralden sağlanırdı. Ev ve işyerlerinde resmi daireler dahil abone sayısı 50’yi bulmazdı. Sabah 07.00’de nöbete gelen memurun ilk işi telefon anzalarmı rapor etmekti. Motorlu araç yoktu. Anzalara yürüyerek giderdiniz değil mi ?
Kalem : Hiç aklımdan çıkmaz.Görevde üçüncü günümdü.Çatalzeytin-Abana telefon hattı arızalıydı. Abana’ya hiç gitmemiştim. Nerede olduğunu bilmiyordum. Benden tecrübeli olan hat bakıcısı arkadaşım Yusuf Akyol ile Kışlatepesi’ne (Hastaneyanı) geldik. Yusuf Çavuş Samancı tepesini gösterdi. “O tepenin arkası Abana. Sen git gel.” dedi. Aralık ayı idi. Yağmurlu bir havada sabah 08.00’de yola çıktım. 25 km yol, git git bitmiyor. Hat boyu direkleri kontrol ede ede Abana’yı buldum. Öğleden sonra saat 16.00’da PTT binasından içeri girdim. Arızayı Abana PTT Müdürlüğü dağıtım tablosunda buldum. Aslında arıza yoktu. Buks çekilmiş, hat kesilmişti. Bir sorumsuz memurun marifetiydi. (O yıllarda Çatalzeytin’e telefon görüşmesi için doğrudan kanal verilmemişti. Görüşmeler Abana ve İnebolu üzerinden alınıyordu.) O gece Abana’da bir otelde yattım, ama uyuyamadım. Ertesi gün dönüşte posta arabası dolmuştu. Bagaja çıktım, saman küfelerinin yanına oturdum Çatalzeytin’e geldim.
Öztürk : Çatalzeytin’de ilk günler nasıl geçti ? Uyum sağlayabildiniz mi ?
Kalem : Çocuklar denizle Çatalzeytin’de tanıştılar,ilk evimiz sahilde Mesut Korkmaz’ın eviydi. Bu evde 21 yıl oturduk. Komşularımızla çok iyi anlaştık. Çatalzeytin’e ilk ayak bastığımız gün oğlum İbrahim denize baktı baktı ve “Bu denizin suyu ne zaman çekilecekte buğday ekilecek” demişti.
Hacı Seher Kalem ve Hacı Murat Kalem
Öztürk : Hat bakıcısı olarak görev yaptınız.Yaptığınız işle ilgili bilgi verir misiniz ?
Kalem : Benim memuriyetim Çatalzeytin’de başladı Çatalzeytin’de bitti. Benden önceki hat bakıcısı Yusuf Akyol ile 2 yıl çalıştım. Merkez ve köylerde Çatalzeytin PTT’sine ait işleri yapardık. Arada dış arızalara diğer ilçelere giderdik. Ama biz Kastamonu Bakım Merkez Müdürlüğü emrinde çalışırdık. Bu iki başlılık nedeniyle Çatalzeytin PTT Merkez Müdürü ile Kastamonu PTT Bakım Müdürü arasmda zaman zaman anlaşmazlıklar olurdu. Tüm birimler Çankırı PTT Başmüdürlüğüne bağlıydı. Telefon telinden, telgraf kağıdına kadar tüm malzemeleri Çankırı gönderirdi. Yaptığım işi sordunuz. Hat arızalarmı giderir, yeni telefonlar bağlardık. Derede-tepede yoldan uzak noktalarda yıkılan telefon direklerini onarırdık. O yıllarda telefon makineleri de PTT’ye aitti. Abonelerden makine kirası alınırdı. Telefon makinelerinin arızalarına bakmakta bizim işimizdi. Çoğu zaman gişede tek memur olurdu. Görevimiz olmadığı halde santrale bakar, mektup, koli kabul ederdik.
Oğlu İbrahim’in sünnet düğününde.
Öztürk : Çatalzeytin’in tüm köylerine gittiniz mi ?
Kalem : Tüm köylere gittim. Hem de defalarca. Ayak basmadığım yer kalmadı. Muhtarlar acente görevi yapardı. Ayrı bina bulunamadığından muhtarın evi acente işlevi görürdü. Yani köylüler muhtarın evinden ücreti ile telefon görüşmesi yaparlardı.
Öztürk : Köylerde yaşadığınız ilginç bir anınız var mı?
Kalem : Karacakaya köyüne telefon arızası için gittim. Muhtar Şükrü Açıkgöz’ün evini yürüyerek 6 saatte buldum. Tel kopmuştu. Teli bağladım, arızayı yaptım. Çok açtım ama utancımdan aç olduğumu söyleyemedim. Dönüşte Sırakonak’ta Salim Şentürk’ün evinde karnımı doyurdum, gece orada yattım.
Öztürk : Başka ilginç bir anınız ….
Kalem : 1977 yılı idi. Çankın PTT Başmüdürlüğünden tel emri geldi. Erfelek’te 36 numaralı abonenin telefon arızasını yapmakla görevlendirilmiştim. Saat 11.00’di. Posta arabasıyla Türkeli’ye gittim. (Benim çalıştığım yıllarda posta arabası her gün sabah 07.00’de Kastamonu’dan çıkar, yol boyu PTT Merkez, Şube ve Acentelerine uğrayarak öğlen 12.00’de Türkeli’ye gelirdi. Hem posta hem yolcu taşırdı.) Baktım Erfelek’e gidecek vasıta yok. Bir taksi tuttum, Erfelek’i buldum. Kavak ağacı düşmüş, telefon tellerini koparmış. Arızayı hemen yaptım. Aynı taksi ile Çatalzeytin’e geri döndüm. Daha sonra taksiye ödediğim 35 lirayı idare bana geri ödedi. Bir yanlışlık olmuş. Aslında görev Ayancık’taki hat bakıcısı Murat Unlütürk’e verilmiş.
Öztürk : Çatalzeytin PTT’de 1974-1999 yılları arasında kesintisiz 25 yıl çalıştınız. O günleri anlatır mısınız ?
Kalem : Benim Çatalzeytin’de göreve başladığımda santralde abone sayısı 49’du. Manuel santralde şehiriçi ve şehirlerarası görüşmeler yaptırılırdı. Fişler karşılıklı takılır, abonelerin görüşmesi bitince çekilirdi. Manuel santralde abone sayısı 150’ye ulaştı. Santral otomatik oldu, abone sayısı iki bini geçti. Biz postahanede bir aile gibiydik. Müdür, hat bakıcısı, merkez ve köy dağıtıcıları, memurlar her işi beraber yapardık. Odunumuzu bile imece ile keser taşırdık. Birbirimize ailece ev ziyaretlerine giderdik. Lokantaya gider toplu yemek yerdik. Fikret Şahin’in şimdiki çocuk parkı ve cafe yanındaki lokantasında kendimiz salatamızı yapar, özenle masamızı hazırlardık.
Öztürk : Konuştukça anılar canlanıyor değil mi ?
Kalem : 1984 yılı idi. Deniz dalgaları sahilde yol boyundaki telefon direklerini yatırdı. Gece 03.00 sıralarında PTT Merkez Müdürü Ali Yeniçeri beni kaldırdı. Beraberce telefon direklerini denizden çıkardık.
Öztürk : Sizi üzen bir olay yaşadınız mı ?
Kalem : Telefon makinelerini kullanmak üzere abonelere zimmetle verirdik. Evde çocuklar oynar tellerini koparırlardı, makineyi bozarlardı. Yunuslar köyünde telefon abonesi olan bir kadın arıza yapan telefon makinesini onarılmak üzere PTT’ye bırakmış. Benimle çalışan hat bakıcısı Ali Kuş bu makineyi kayıt yapmadan Çankırı’ya arızaya göndermiş. Telefon makinesi onarılmadan geri gelmiş, kaydı yapılmadığı için aboneye bilgi verilmemiş. Telefon makinesini yapmadığımı düşünen abone beni savcılığa şikayet edeceğini söyledi. Vazgeçirmek için epey uğraştık.
Öztürk : Meslekte sizi en çok mutlu eden olay.
Kalem : Anzayı bulup yapmak, telefon görüşmelerini açmak. Bu mutluluğu tarif edemem. O yıllar televizyon çok yaygın değildi. En büyük haberleşme aracı telefondu.
Öztürk : 25 yıl çalışıp emekli oldunuz, sizi Çatalzeytin’e bağlayan nedir ?
Kalem : Çalıştığım süre içinde çok dostlar edindim. İnsanlarımızın sevecenliği bana bu yöreyi sevdirdi. Emekli olduktan sonra ev aldım, buraya yerleştim. 2000 yılında Kardelen’i açtım. 2010 yılında eşim Seher Kalem ile Hac görevimizi Askerlik öncesi Murat Kalem yerine getirdik. Çalışmaya devam ediyoruz. Eşimle birlikte Çatalzeytin’de sevdiğimiz insanlara hizmet veriyoruz. Dile kolay 38 yıldır Çatalzeytin’deyiz.