Doç. Dr. Erdal Eser (1), “Kinolis (Ginolu) Kalesi” başlıklı makalesinde (2) “Anadolu, bir çok seyyah tarafından gezilmiş olmasına rağmen Kinolis söz konusu olduğunda, seyahatnameler suskundur” diyor. Dr. Eser’in tesbiti, bizi çağdaş gezginlerin Çatalzeytin izlenimlerini araştırmaya itiyor. Çatalzeytin’in ilk yargıcı Mehmet Nihat Aryol da (3) anılarını anlatırken, bu çağdaş gezginlerden birinin adını veriyor: “… Bir seferinde, Abana’dan Çatalzeytin’i görmeye gelen gazeteci Esin Talu (4) ve arkadaşları, denizin patlaması sonucu Abana’ya dönemediler. Evlerden gelen yemekler ve değerli Kaymakamımız Mustafa Cılız’ın (5) yaptığı nefis revani tatlısı ile ağırladık, ertesi günü deniz sakinleşince Abana’ya döndüler.” (6)
Kaymakam Cılız’ın Çatalzeytin’deki görev süresine bakarak, Yargıç Aryol’un sözünü ettiği ziyaretin, ya 1955 ya 1956 ya da bir olasılık 1957 yılı yazında yapıldığını söylemek mümkün. Gazeteci Esin Talu ve arkadaşlarının, Abana ve çevresindeki yaz gezilerini sonraki yıllarda da sürdürdüğünü görüyoruz. Talu, bu gezilere ilişkin izlenimlerini dönemin Akşam gazetesindeki “Akşam Köşesi”nde kaleme alıyor.
50’li yılların ortalarında Çatalzeytin’de bir gece konaklamak zorunda kalan ve bizzat ilçe yöneticileri tarafından ağırlanan Esin Talu, 1963 yazında da arkadaşlarıyla birlikte Çatalzeytin’e uğruyor. Talu’nun bu geziyi anlattığı yazısında (7), öteden beri devam edegelen Abana-Çatalzeytin ve Abana-Bozkurt karşılaştırması var.
Talu’nun Abana izlenimleri olumlu… Abana’nın “CHP’ye oy verdi diye Demokratlar tarafından köy haline getirilen meşhur yer!” olduğunu anımsatan Talu, Abana’nın “bu cezadan sonra köy olarak kalkınma yolunu tuttuğunu ve turizm yapmaya karar verdiğini” söylüyor. Talu’ya göre, “turizm herkesin harcı değil, turizm için tesis de kâfi değil!..”
Hoşgörü vurgusu yapıyor Talu ve ardından karşılaştırma bölümü başlıyor: “Abana’nın iki saat ötesinde, deniz kıyısında Çatalzeytin adında bir kaza var. Bir gün Abana’daki turistlerden bir grup, taka ile oraya gittik. Aramızda pantolon giymiş hanımlar da vardı. Seyir için kıyıya toplanan halkı, jandarma çavuşu dağıtmak zorunda kaldı. Abana köy haline geldikten sonra kaza olan Bozkurt’ta da nazarları üzerinizde hissetmeden gezmeniz mümkün değil.”
Esin Talu’nun yazısı “Oysa Abana öyle değil” diye devam ediyor ve temiz pansiyonlarıyla, ucuz lokantalarıyla 8 yıldır “karınca kararınca” turizm yapmaya çalışan köydeki hoşgörüyü anlatıyor: “Çoluk çocuğunuzla denize giriyorsunuz, rahatsız eden yok. İstediğiniz kıyafette sokağa çıkıyorsunuz bakan yok… Köy kadınları belediye kahvesine gelip oturuyor, çayını kahvesini içiyor, havasını alıyor, dost ve akrabaları ile rahatça sohbet ediyor. Ben Türkiye’de köy kadınlarının kahveye çıkabilme rahatlığına sahip oldukları ve bu medeni anlayış havasının hüküm sürdüğü bir başka köy veya kaza olduğunu sanmıyorum.”
Turizm Bakanlığı’nı Abana’ya ilgi göstermemekle eleştiren Talu, “Belki bakanlık gerekli yatırımı yapamaz, ama mesela İller Bankası’nın yıllık kârından köylere yardım faslı var” diyor ve ekliyor: “Peki ne yapmış banka? Tutmuş, Abana’ya bir buçuk saatlik mesafede, pek güzel bir yer olan Ginolu’da bir otel yaptırmış. Gelgelelim otel kapalı! Çünkü Ginolu denilen mevkiye gidecek karayolu yok. Orada vapur durmaz. Elektriği hak getire… Ama otel dağın tepesinde, in ve cinlere mahsus olmak üzere arz-ı endam eyler.”
Esin Talu’nun 52 yıl önce kaleme aldığı yazı, özellikle de “turiste hoşgörü” vurgusuyla yaptığı tesbitler Çatalzeytin’de pek hoş karşılanmaz. Zira Talu’nun 21 gün sonraki yazısının başlığı, “Mahkeme kararıyla aldığımız tekzip”tir. (8)
Talu’nun “Aydın Köy: Abana!” başlıklı yazısının ardından Çatalzeytinli Zekâi İnce, yargıya başvurmuş, Çatalzeytin Sulh Ceza Hakimliği kanalı ile Akşam gazetesi Yazıişleri Müdürlüğü’ne bir tekzip yazısı gönderilmiştir. Zekâi İnce, mahkeme kanalıyla verdiği yanıtta, Talu’nun “Aramızda pantolon giymiş hanımlar da vardı. Seyir için kıyıya toplanan halkı, jandarma çavuşu dağıtmak zorunda kaldı” iddiasını “asla kabul etmediğini” söylüyor: “Siz Çatalzeytin’e geldiğinizde karaya pantolon değil, gayet açık mayolarla çıktınız ve halk arasında öyle dolaştınız. Bu şekildeki hareketleriniz örf ve adetlerine sadık olan memleketimizde teaccüble (şaşkınlıkla) karşılanmıştır. Eğer siz halk arasında çıplak dolaşmaya münevverlik ve medeniyet diyorsanız bizler Çatalzeytinli olarak sizin anladığınız manadaki münevverliğin ve medeniyetin içinde yokuz. Kapalı ahlaklı yaşamak gerilikse biz o geriliğe dünden razıyız.”
Esin Talu ve arkadaşları Çatalzeytin’de hangi kıyafetlerle dolaşmışlar bilmiyoruz, ama Zekâi İnce’ye göre, “İstanbul’da dahi buradaki gibi dolaşsalar ‘yuh’ çekilmekten kurtulamazlar!..”
Çatalzeytin’in birçok aydın yetiştiren, konuksever bir yöre olduğunu söyleyen İnce, Talu’yu taraf tutmakla eleştiriyor, bir gazetecinin buna hakkı olmadığını söylüyor, görüş ve eleştirilerinin yanlış ve kasıtlı olduğunu savunuyor. İnce’ye göre, Ginolu’ya yapılan otelin gerekliliğini de “herhalde ilgililer Esin Talu kadar” düşünmüşlerdir.
Abana’nın ilçeyken köye dönüştürülmesi konusunu Talu’nun siyasete alet ettiğini savunan İnce, “Bunda ne Çatalzeytin’in ne de Bozkurt’un asla günahı yoktur” diyor ve bir karşılaştırma da kendisi yapıyor: “Sorarım size yazı Abana’da geçirdiğinizden bahsediyorsunuz. Kaç defa Abana’da denize girebildiniz? Çoğu gününüz ya bizim Ginolu’muzda veya İlişi’de geçti. O beğenmediğiniz Çatalzeytin’in pırıl pırıl kumuna sahip Ginolu plajı size günlerce bağrını açtı, denizin zevkini tattırdı.”
İnce, tekzip metninde, Çatalzeytinlilerin “turizm ile kalkınmanın vatan için ihtiyaç” olduğunun bilincinde olduğunu ve “davalarında zaferi bulacaklarını” da söylüyor. Hatta “Çatalzeytin hakkında yersiz, hakikate uymayan bir yazı değil, bin yazı yazsanız dahi davamız hedefine ulaşacaktır” diyor.
Esin Talu, tekzibi yanıtsız bırakmıyor ve bana kalırsa, Zekâi İnce açısından ilk yazı değil ama Talu’nun tekzibin ardından yayımlanan yazısı (9) daha çok tekzip unsuru içeriyor. Zira 25 Eylül 1963 tarihli yazısında Talu, mahkeme kanalıyla gelen yanıtı “yalan ve iftiranın en aşağılık örneklerinden biri” olarak nitelerken, İnce için de “cahilin biri, dar çemberli kafa, tekzipçibaşı” gibi sıfatlar kullanıyor. Talu’nun hedefindeki asıl isim ise tekzip kararını veren yargıç… Kararı veren yargıcın hukuk bilmediğini savunan Talu, “Kanaat tekzip edilmez, olay tekzip edilir” diyor ve Ginolu’ya yapılan otelin yanlış yatırım olduğunu savunmaya devam ediyor. Taraf tuttuğu iddiasına da kendisi için bunun özel bir nedeni olmadığını belirterek, “Abana, kalkınma ve ilerleme yolunda. Ama bu ilerleyiş bazı cahillerce baltalanmak istenmiş. Yağmur yağmamış, sebebi ‘gavur’ Abana’ya bağlanmış, yağmur yağmış, ‘gavur’ Abana sebep olmuş…” yanıtını veriyor.
1963 yılında yaşananların ardından dönüp bugüne baktığımızda ne görüyoruz?
Esin Talu’ya gönderilen tekzip metninin altında “Çatalzeytin halkı adına Zekâi İnce” imzası var. Eğer hayattaysa Zekâi İnce, hayatta değilse adına konuştuğu Çatalzeytin halkı, “turizm davalarında zaferi” bulabildiler mi? Tekzibin son cümlesinde yer aldığı gibi, turizme önem verdiler mi, pırıl pırıl kumlu sahili koruyabildiler mi, yeşil bahçeleriyle sinesinde huzur duyacak konuklarını ağırlıyorlar mı?
Bir de Abana’ya bakalım ve son sözü Esin Talu’ya bırakalım: “Abana gelişmiş, turizmden para kazanır olmuş, yükünü tutmuş. Şimdi civar kasabalar da ‘turizm’ diyor. Her biri takalarına birer ‘turistik’ sıfatı oturtmuş. Ve sanmış ki bir ‘turistik’ lafı ile iş halloluyor. Turizmin alfabesi turisti rahat ettirmekle başlar.”
(1)“Kinolis (Ginolu) Kalesi” başlıklı makalesiyle Çatalzeytin’in antik tarihinin aydınlanmasına büyük katkı sağlayan Doç. Dr. Erdal Eser, halen Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Türk Dünyası ve Ortaçağ Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı’dır.
(2)Erdal Eser, “Kinolis (Ginolu) Kalesi”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 2 (2004), s 171-194.
(3)Mehmet Nihat Aryol, Çatalzeytin’de yaklaşık 4 yıl görev yaptı. 11.283 sicil numaralı Hakim namzedi Aryol, Çatalzeytin Hakim Muavinliği’ne 8 Eylül 1954 tarih ve 8.797 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, altında Reisicumhur Vekili Refik Koraltan, Başvekil Adnan Menderes ve Adliye Vekili Osman Şevki Çiçekdağ’ın imzası bulunan kararnameyle atandı. Aryol, 21 Haziran 1958 tarih ve 9.938 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, altında Reisicumhur Celal Bayar, Başvekil Adnan Menderes ve Adliye Vekili Esat Dubakoğlu’nun imzası bulunan kararnameyle Çan Hakim Muavini olarak görevlendirildi.
(4)Esin Talu, 1931’de Varşova’da doğdu. Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirdi. 15 çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı, çok sayıda çeviriye imza attı. Özellikle Amin Maalouf çevirileriyle tanındı. Son 10 yılında Yurtdışı Yayınlar Daire Başkanı olmak üzere 20 yıl TRT’de çalıştı. 30 Mayıs 1998 tarihinde hayatını kaybetti.
(5)Samsun Maiyet Memuru Mustafa Cılız, 13 Aralık 1954 tarih ve 8.877 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, altında Reisicumhur Celal Bayar, Başvekil Adnan Menderes ve Dahiliye Vekili Dr. Namık Gedik’in imzası bulunan kararnameyle Çatalzeytin Kaymakamlığı’na atandı. Cılız, aynı imzalarla 3 Temmuz 1957 tarih ve 9.649 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameyle Gürün Kaymakamı olarak görevlendirildi.
(6)Mehmet Nihat Aryol, “Çatalzeytin’de Geçen Günlerim”, www.catalzeytinmektubu.com.
(7)Esin Talu, “Aydın Köy: Abana!”, Akşam (2 Eylül 1963), s. 11.
(8)Esin Talu, “Mahkemeyle Aldığımız Tekziptir”, Akşam (23 Eylül 1963), s. 17.
(9)Esin Talu, “Bir Tekzip ve Bir Hakim”, Akşam (25 Eylül 1963), s. 19.