Akçay Vadisine Altı HES

Siyasetle, ticaretle uğraştım. Yöremizin doğasına, kültürüne, tarihine sahip çıkma mücadelem çevre konusunda yoğunlaştı.

 

Çevreci olmak, çevre konusunda mücadele vermek kolay iş değil. Dünyanın en zor işinin çevrecilik olduğunu yaşayarak öğrendim. Sorumluluğu büyük ama insanın yaşadığı topraklara sahip çıkma onuru bambaşka… Çevrecilik insanlığa en büyük hizmet. Başka söze gerek yok. Dağa, taşa sahip çıkmadan temiz havaya, temiz suya sahip olmak mümkün mü?

 

Akçay Vadisi bir hidro elektrik santralini (HES) kaldırmaz derken 6 HES projesi ile karşılaştık.

 

-İnşaatı devam eden Akçay HES’in mahkemesi sürüyor.

 

-Akçay’ın kolu Çamurluçay deresinde Kuzköy HES’e Çed olumlu kararı verildi.

 

Geride 4 HES projesi daha onay bekliyor.

 

-Akçay’ın kolu Çatak deresinde Cebeci HES

 

-İnanya deresinde Kemal 1 – 2 Regülatörü ve HES

 

-İnanya deresinde Dumanlar HES

 

Çatalzeytin doğasını yok edecek HES’lere karşı çok büyük mücadele gerekiyor. 6 HES’in yöremize yapacağı tahribatı düşünmek beni deli ediyor. Akçay Vadisi, bu yükü kaldırır mı ? Hiçbir kimse bu vahşete seyirci kalmamalı.

 

Öyle görünüyor ki Akçay Vadisinde hava dumanlı. Dumanlı havayı sevenler dere boyu geziyorlar.

 

Akçay’da hangi taşı kaldırsam altından Kocataşlar çıkıyor. HES Enerji Üretim San. Tic. A.Ş.’yi kurarak Akçay’ın anakolu üzerinde faaliyet gösteren Kocataşlar, tali kollarına da başka adlarla kurulan şirketler ile el atmışlar. Anlayacağınız Kocataşlar, Akçay Vadisini tümüyle sahiplenmişler.

 

Eeee… Biz sahiplenmeyince, koruyup, kollamayınca Akçay sahipsiz mi kalacaktı ? Dedelerimizden yadigar suyumuza uzaktan bakınca birileri sahiplenecekti.

 

HES’e karşı olanları vatan haini ilan eden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu 16.09.2013 tarihinde “HES’ler ile ilgili çok eleştiri var. Neden HES’lerde bu kadar ısrarcısınız ?” sorusuna “Burada bizim hatamız oldu.” yanıtını veriyor.

 

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, 22 Kasım 2013 tarihinde basına yansıyan açıklamasında “ Nükleer santral olmadan bu işin altından kalkamayız. HES’lerle de olmaz. HES’ler ile ufak dereleri mahvediyoruz. 10 Megawat’tan az enerji üretecek HES’lere kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bundan sonra bunun hesabını sorarsınız.” şeklinde bir açıklama yaptı.

 

Bakan Bayraktar, sözünde durur mu? Seçim sonrası unutur mu ? Yaşayıp göreceğiz.

 

Yakup Şekip Okumuşoğlu “Çatalzeytin Aşıkları Çevre Platformu” adına açtığımız davalarda avukatlığımızı yapıyor. Çevre hukuku konusunda bilgili, deneyimli. Doğudan batıya Anadolu’yu karış karış geziyor, özveri ile çalışıyor.

 

Okumuşoğlu ile “Akçay Vadisinde 6 HES”i konuştuk.

 

Okumuşoğlu’nun kümülatif etki konusunda gazetemize gönderdiği açıklama ile yazımı bağlıyorum.

 

“ÇED Yönetmeliğinde her bir projenin kendi sınırları içinde çevresel etki değerlendirmesinin yapılması düzenlenmiştir. Oysa aynı bölgede birbirini etkileyecek, birinin etkisinin diğerleri ile birleştiğinde daha fazla etkide bulunacağı, toplamda o alandaki diğer projelerin eklenen  etkileri ile o alanın kaldırabileceğinden daha fazla çevresel zorlamalara neden olunacağı açıktır. Bu konuda pek çok mahkeme kararı da bulunmaktadır. Buna rağmen halen de uygulama proje bazında yürütülmektedir. Uygulama böyle olunca alandaki çevresel etkilerin bütününü görmek mümkün olmuyor.

 

ÇED sürecinde her bir projenin etkileri minimumdur kararı verilebilmekte ama aynı alandaki diğer projelerin çevresel etkileri ile bir araya geldiğinde o alana olan etkiler artık minimum düzeyde kalmayabilmektedir. Bu sebeplerle ÇED süreçlerinin alandaki diğer projelerin çevresel etkileri ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Danıştay da son dönemde verdiği kararlarla kümülatif etki araştırmasına vurgu yapmakta, ve pek çok davada   kümülatif etki araştırması yapılmadan verilen ÇED kararlarını eleştirerek bozma kararları vermektedir.

 

Kümülatif etki belli bir bölgede/vadide birbirine eklenebilecek çevresel etkilere sahip projelerin etkilerinin bir bütün olarak değerlendirilmesini ifade etmektedir. Kümülatif etki araştırması yapmadan vadilerin peşi sıra HES’lerle, kıyıların termiklerle doldurulması ise projelerin çevresel etkilerini gözden uzak tutmaya yaramaktadır. Kümülatif etki araştırması olmadan gerçekte o alanda çevresel etkilerinin yol açacağı sonuçları ise görmek mümkün değildir. Bu bakımdan tek başına ÇEDsüreçleri hiç bir şekilde çevresel etkileri ortaya koymaya yetmez. Mutlaka bütüncül olarak kümülatif etki araştırması yapılması gerekir ki Avrupa Birliğinde bu uygulama Stratejik ÇEDUygulaması olarak adlandırılmaktadır. Türkiye`de stratejik çed yönetmeliği tasarısı ise en az 10 yıldır tasarı halinde bekletilmekte, yürürlüğe konulması geciktirilmektedir. Bu yaklaşım çevre ve doğa anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Bu anlayış ile çevre koruma gerçekleştirilmez.”
 

İlginizi Çekebilir.

Yazarın Diğer Yazıları Emin Türkay Öztürk