Çatalzeytin Mektubu – Cıvıl cıvıl bir Anadolu gazetesi.

Yörenin sesini duyuracak; acıları paylaşacak, sevinçleri çoğaltacak; doğrunun yanında duracak, eğrinin karşısında olacak; Atatürkçü, bilimsel ve akılcı görüşten şaşmayacak; Karabük’ten İstanbul’a, Almanya’dan İsveç’e gurbetçilere mektup olacaktı bu gazete…

Çatalzeytin Mektubu…Gereği vardı; işlevi, etkinliği de olacaktı!.Üstelik tam da zamanıydı!…

Yazıya çiziye heveslendiğim lise yıllarımda tanıştığım, ilk yazılarımı yayımladığım ve hala da yazdıklarımı sayfalarında görmekten tarifsiz bir mutluluk duyduğum gazetenin adı, Çatalzeytin Mektubu…

Işıklar içinde yatsın!..

Mustafa Öztürk, Türkiye’nin son köy enstitülülerindendi. Kastamonu Gölköy Enstitüsü’nden 1947’de mezun olduğunda henüz 19 yaşındaydı. Kendi köyü Çelebiler’de başladı öğretmenliğe. 12 Eylül öncesi, 1979’da emekli olduğunda Çatalzeytin’in son başöğretmeniydi.

Yaşamı boyunca ayrılmadığı memleketinden emekliliğinde de kopmaya niyeti yoktu Mustafa Hoca’nın. Gökay, Günay ve Türkay, kendi ayakları üzerinde duruyorlardı çoktandır. O da bu saatten sonra torun torba sevgisini yaşayacak, vaktiyle kendi çocuklarına ayıramadığı zamanı torunlarıyla paylaşacak, evlatlarıyla üzülecek evlatlarıyla gülecekti.

Ama…

Boş duracak hali de yoktu, koskoca köy enstitülünün…

Önce bir kitap,  kırtasiye dükkanı açtı Çatalzeytin’e… Ömrünü verdiği öğrencilerinden kopmamış olacaktı böylece. Minikler defter,  kitap almaya geldikçe, onların cıvıl cıvıl sesleriyle neşelenecek; öğretmenler bir çay içimi sohbetlerde yine ona açacaktı dertlerini…

Hayat akıp gidecek, öğrenmeye öğretmeye devam edecekti Mustafa Hoca…

Çatalzeytin Lisesi’nde Türkçe öğretmenliği yapan küçük oğlu Türkay da boş vakitlerinde yardımcı olacaktı ona.

Derken 12 Eylül geldi, bir silindir gibi geçti toplumun üzerinden. Darbeyi küçük sıyrıklarla atlatan Mustafa Hoca, yeni anayasanın kabul edilmesinden sonra biraz da bu işlere meraklı oğlu Türkay’ın iteklemesiyle bir gazete çıkarmaya karar verdi. Ayda bir yayımlanacak, bazen 4 bazen 8 sayfa, tabloid bir gazete…

Yörenin sesini duyuracak; acıları paylaşacak, sevinçleri çoğaltacak; doğrunun yanında duracak, eğrinin karşısında olacak; Atatürkçü, bilimsel ve akılcı görüşten şaşmayacak; Karabük’ten İstanbul’a, Almanya’dan İsveç’e gurbetçilere mektup olacaktı bu gazete…

Çatalzeytin Mektubu…

Gereği vardı; işlevi, etkinliği de olacaktı!.

Üstelik tam da zamanıydı!…

“Yerel İletişim Turizm Gazetesi”nin ilk sayısı Aralık 1982 tarihinde çıktı. İrili ufaklı yerel haberler derleniyor, Mustafa Hoca “Eğitim Anıları”nı yazıyor, Emin Türkay Öztürk “Cıvıltı” adını verdiği köşesinde yöre sorunlarını irdeliyordu.

Aradan 2 yıl geçti.

Çatalzeytin Mektubu, yayınına aksatmadan devam etmiş, abone ağı genişlemiş, kendiliğinden gönüllü bir kadro oluşmuştu. Sılaya hasret gurbetçiler yazılar yazıyor, köylüler sorunlarını dile getiriyor, çarpıklıklar da iyi işler de gazetenin dar sütunlarında yer alıyordu. Çatalzeytin Mektubu, yöreyle ilgili her sorunun tam merkezindeydi.

… Ve darbe sonrası ilk yerel seçimler geldi çattı, siyaset kazanı kaynamaya başladı. E tabii küçücük bir yörenin aydınlık insanı Mustafa Hoca da gidişata kayıtsız kalmadı. Tuttu Halkçı Parti’den belediye başkan adayı oldu. Kazanamadı!..

Çatalzeytin Mektubu’nun asıl hikayesi de işte o zaman başladı.

Aslında gazetenin yayın çizgisinde seçimlerden sonra da değişiklik olmadı. Sular akmıyordu, akıyor demedi; yollar geçit vermiyordu, açık demedi! Kamusal işlere kişisel çıkarlar bulaştırılınca da başını kuma gömmedi.

Yıl 1985… İlçede akaryakıt istasyonu yok. Belediye 1979’da tüzel kişiliği adına petrol ofisi bayiliğini almış, ama araya 12 Eylül girince iş sürüncemede kalmış. 1983 sonunda istasyon belediye-özel idare ortaklığında ihale edilmiş. Her ne hikmetse Başkan ihaleyi iptal ettirmiş ve işi, soyadını taşıyan ama güya içinde kendisinin olmadığı bir şirkete kaydırmış. Sıra gelmiş ruhsat başvurusuna. O sıralar Çatalzeytin’de çevre sağlığı teknisyeni olan Gökay Öztürk, istasyonun kurulmak istendiği yer yönetmeliğe uygun olmayınca evraklara imza koymamış.

İstikamet,  Gümüşhane…

Çatalzeytin Mektubu’nun ilk sürgünüdür Gökay Öztürk…

Yollar hala bozuk, sular hala akmıyor!.. “Varlık içinde darlık” diye yazılar yazıyor Mustafa Hoca… “Su işi günahlarınızı çıkarmaya yeter de artar bile” diyor.

İş bu kadarla da kalmıyor tabii…

Mustafa Hoca’nın Çatalzeytin Mektubu’ndaki en büyük yardımcısı Emin Türkay, Çatalzeytin Lisesi’nde Türkçe öğretmeni olarak görev yaparken, 7 Ocak 1987 tarihinde İhsangazi Lisesi’ne tayin ediliyor. İsteği dışında, Valilik onayıyla… “Boncuklu soruşturma” diyor Mustafa Hoca buna… Yani soruşturma geçirmediği halde soruşturmaya dayalı tayin… Yani gıyabında soruşturma…

Habersiz soruşturmayla gelen sürgün tayinin “resmi gerekçesi” şöyle: Babası adına Çatalzeytin Mektubu isimli gazeteyi kahvelerde ve diğer dairelerde gezerek abone yaptığı ve sattığı, dolayısıyla bu yazıları ve mizansenleri ilgili öğretmenin hazırladığı şeklinde şikayet dilekçesi verildiğinden muhakkikçe inceleme yapılmış olup sonuçta cezai bir müeyyidenin uygulanması söz konusu olmadığından ifadesinin alınmasına gerek görülmediği, ancak hakkındaki şikayet konuları nedeniyle aynı ilçede görev yapması sakıncalı görüldüğünden…

Öğretmen Öztürk, Çatalzeytin’den 16 Mart 1987’de ayrılır, İhsangazi’de göreve başlar. Yürütmeyi durdurma davası açmayı da unutmaz elbet.

“Boncuklu soruşturma”yla gelen sürgün 28 Nisan 1987 tarihli Hürriyet gazetesinin “Bir Günün Hikayesi” köşesinde şöyle anlatılır: “Adamın ifadesi alınmamış… Nedeni: Gerek görülmemiş… Adamın savunması alınmamış… Nedeni: Ortada somut bir belge yok… Biri şikayet mektubu vermiş… Kim vermiş, neye dayanarak vermiş; tüm iddialar havada… Müeyyide uygulanması söz konusu değilmiş… Değilmiş ama ilçede görev yapması sakıncalıymış… ‘Sakıncalı öğretmen’ de,   ‘neden sakıncalı’ olduğunu kanıtlamadan sür başka ilçeye… Biz ne Öztürk’ü tanırız ne de Milli Eğitim Müdürü’nü… Ama ‘gerekçesiz soruşturma’nın ‘sakıncalı’ hale getirdiği Öztürk’ün yürütmeyi durdurma başvurusu olumlu sonuçlanırsa o zaman bazıları gerçekten ‘sakıncalı’ hale gelmez mi?..”

Emin Türkay Öztürk, İhsangazi’de çalışırken de Çatalzeytin Mektubu’nu ihmal etmez, “Cıvıltı” köşesindeki yazılarına devam eder. 20 Nisan 1987 tarihli 62. sayının ikinci sayfasında yer alan yazısının başlığı “KDV”dir.

“KDV oranı yüzde 10’a düşürülmeli… Tüm yurttaşlar limit aranmaksızın vergi iadesinden yararlanmalı… Kırtasiyecilik ve zaman kaybı ortadan kalkmalı… Böylece gelir vergisinde otokontrol sistemi yerleşmeli…” şeklinde öneriler içeren bir yazıdır bu. Ne var ki Öztürk, “boyunu aşan” konulara girmiş, hiç gereği yokken, okuyucularından gelen yakınmaları gazetedeki köşesine taşımıştır.

“KDV” başlıklı yazısı nedeniyle 24 Aralık 1987 tarihinde 1 yıl “kademe ilerlemesinin durdurulması” cezası verilir öğretmen Öztürk’e. O da çaresiz mahkeme yoluna düşer yine.

Dava sayısı arttıkça sonuçlanması da kısa sürmektedir sanki. Oysa Öztürk’ün İhsangazi sürgününe açtığı dava tam 1,5 yıl sonra biter. 7 Ocak 1987’de başlayan sürgün Zonguldak İdare Mahkemesi’nin 13 Haziran 1988 gün ve 332 sayılı kararıyla sona erer. Emin Türkay Öztürk, 10 Ekim 1988’de eski görevine döner.

Döner de bu hikaye burada bitmez!..

10 gün sonra Öztürk’ün ikinci sürgün tayini çıkar: Sivas Kangal…

İyi haber ise yine Zonguldak İdare Mahkemesi’nden gelir Öztürk’e… “KDV” başlıklı yazısı nedeniyle verilen “kademe ilerlemesinin durdurulması” cezasına karşı açtığı davayı kazanır. Mahkemenin kararı, Öztürk için ömrü boyunca taşıyacağı bir onur madalyasıdır adeta. “Öğretmen yazı yazar, kitap yayınlar” der mahkeme.

Kangal’a gitmez Emin Türkay Öztürk. Çok sevdiği Çatalzeytin’den ikinci bir ayrılığı kaldıracak gücü yoktur! 5 Aralık 1988’de istifa eder. “Çatalzeytin’e hizmet vermek için demokrasi düşmanı politikacılardan izin alacak değildim. İnandığım yolda yürümem için gerekli olanı yaptım. İstifa ettim” der.

Mustafa Hoca, gazeteyi tamamen oğluna devretmiştir artık. Yol sorunu çözülememiştir. Çeşmeler tıslamaya devam etmektedir. Sahilden kaçak kum alımı önlenememektedir. Tarihi değerler hiçe sayılmaktadır. Doğal varlıklar umursanmamaktadır.

Çatalzeytin Mektubu, olumsuzlukları göz önüne serer, eleştirir, sorgular, öneri de getirir iyi niyetle. Çabası karşılıksız kalmaz. Emin Türkay Öztürk’ün Orman İşletme Şefliği’nde memur olan eşi Nadide Öztürk’e gelmiştir sıra.

Nadide Öztürk, Amasya Orman Bölge Müdürlüğü emrine tayin edilir önce… Tayinin gazete yüzünden olduğuna inanamayan bölge müdürü, dosyayı inceler, “Böyle bir tayini ilk kez görüyorum” der. İstek üzerine de tayini Samsun’a verir. Nadide Öztürk, 15 Mayıs 1989’dan 4 Ekim 1991’e kadar Samsun’da çalışır. O dönem Samsun Milletvekili Hüseyin Özalp, memur sorunlarını incelerken olayı öğrenir ve Öztürk’ün tayininin Çatalzeytin’in komşu ilçesi Türkeli’ne yapılmasını sağlar. Nadide Öztürk, 4 Ekim 1991’de Türkeli Orman İşletmesi’nde çalışmaya başlar. Çatalzeytin’e tayin dilekçelerine hep olumsuz yanıt alır. Özallı yıllar bir ölçüde geride kalmış, sağ-sol hükümet ortağı olmuştur. Ama devlet memuru Öztürk’e Çatalzeytin’e geçit yoktur. Nitekim sürgün organizatörleri konjonktür gereği arının kanatlarına tutunmayı bırakıp kıratın kuyruğuna yapışmıştır bile.

Sonunda olay dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar’a aktarılır. Bakanlık Çatalzeytin Halk Kütüphanesi’ne kadro açar. Aylar süren bekleyiş 29 Mart 1993’te olumlu sonuç verir. Nadide Öztürk, bir tek gün bile izin kullanmadan aynı gün Çatalzeytin’de göreve başlar.

5 yıllık sürgün başladığı yerde, Çatalzeytin’de, Çatalzeytin sevgisinin kazanmasıyla son bulmuştur.

Nadide Öztürk, devlet görevini tamamlayarak emekliye ayrıldı. Sürgün yıllarının yorgunluğunu Çatalzeytin’i soluyarak atıyor.

Emin Türkay Öztürk, istifasından 11 yıl sonra 18 Kasım 1999 tarihinde öğretmenliğe geri döndü, hizmet süresini tamamlayarak emekli oldu.

Geride onurlu bir mücadele bırakarak hayata veda eden Mustafa Öztürk’ün adı, ilköğretim öğrencileri arasında her yıl farklı bir dalda yapılan kompozisyon yarışmasıyla yaşatılıyor.

“Öğretmen yazı yazar, kitap yayınlar” demişti mahkeme kararında. Emin Türkay Öztürk, yazmaya yayınlamaya devam ediyor. Çatalzeytin Mektubu 30 yaşını aştı. “Cıvıltı” yazıları aynı adı taşıyan bir yapıtta toplandı. 10’a yakın eser yayımlayan Çatalzeytin Mektubu, şimdilerde Mustafa Hoca’nın “Eğitim Anıları”nı kitaplaştırma hazırlığını yapıyor.

Anadolu’da, Karadeniz’in kıyıcığında mücadele cıvıl cıvıl devam ediyor.

İlginizi Çekebilir.

Yazarın Diğer Yazıları Esat Kaplan