Yaşatılası Çatalzeytin

GELENEKSEL GİYSİLERİMİZ

Çatalzeytin çevresinin en belirgin giyimi türkülere geçmiş peştemaldir. Peştemalin normal bezden olanı işte, ipekten (ibrişim) olanı kışlık olarak giyilir. Son zamanlarda bu giysinin pahalı oluşu seyrek giyilmesine neden olmaktadır.


Çatalzeytin Lisesi Kız Öğrencileri peştemalli giysilerle

Giyimde kentlerin etkisine girmeden önceki klasik giyim kadınlarda fistan, basma bluz, belde kuşak, kuşağın üstünde peştamal, ayakta işlemeli paçalı don, başta yemeni (sarı renk)dir. Harici giyimde yemeni yerini ayalı bürgüye bırakır. Keten gömlek ayalı yakalıdır.

Erkekler medeni giyimi Kıyafet Devrimi ile birlikte benimsemişlerdir.

Giyimde en dikkate değer özellik tarihinde kara çarşaf giyilmemiş olmasıdır. Kapalı giyinilse bile bu kapalılık estetik olup ruhları karartacak cinsten, renkten değildir.

 

ÇATALZEYTİN YÖRESİ EVLENME VE KIZ BEĞENME GELENEĞİ

Görücü usulü terk edilmiştir. Kız, erkek eskiden beri üretim hayatında, toplumsal yaşamda iç içedir. Taassup yoktur. Evlenecek kişiler her zaman birbirini görme olanağına sahiptir. Kızın erkekten kaçması, ancak istenme dedikodusu çıkınca sözkonusudur.

Erkek tarafı, beğendiği kızın velilerine gizli elçiler yollar, ağız aranır. Kız verileceğine güvence verilirse açıktan düğürlüğe gidilir. “Allah’m emri, Peygamberimizin kavliyle oğlumuz …dan kızımız …ya düğür geldik” diye söze başlanır. Kız verilecekse ilk söz ” Düşünelim, danışacak yerlerimiz var danışalım” şeklinde olur. Bir seferde söz kesilmez. Kesin söz ” Nasipse ne diyelim” şeklindedir. Gelenlere yemek verilmesi kız verileceğinin belirtisidir.

NİŞAN

Nişan kız evinde, oğlan tarafının yemeği ile olur. Yemekler yenir. Yemek sonunda şerbet konur. Şerbette dini nikahta okunan duaya benzer dua okunur ve şerbet içilir. Şerbet etrafına oğlan tarafı para koyar.

Kadınlar arasında kıza nişan yüzüğü takılır. Oğlan tarafının hediyeleri taktım edilir. Son zamanlara kentlerden gelenlerin etkisiyle kız- oğlan yan yana nişan takınma geleneği yayılmaya başladı.

Nişanda kız tarafının oğlan tarafından istedikleri bildirilir. Düğüne kadar hazırlık yapılır.

DÜĞÜN

Tarafların anlaşmalarına göre düğünler Çarşamba- Perşembe, Cuma veya Cuma, Cumartesi- Pazar günleri yapılır. Birinci gün, önce oğlan evinden kız evine destür gönderilerek düğün başlatılır. İlk gece, (Salı veya Cuma akşamı) yakın komşular için eğlence ve yemekli sağdıç düğünüdür.

Kına günü (Perşembe veya Cumartesi) davul- zurna ile komşular toplanır. Keşkeklik buğday yıkanır, keşkek taşında davul – zurna çalgısı eşliğinde oğlan köyü komşuları keşkek döğerler. Özel keşkek havası çalınır.

Keşkek işi bitince yemek yenip kız evine davul – zuma ile kına götürülür (sadece erkekler). Kına sandığı içine kına, gelin eşyaları konur. Kına evinde yenilir, içilir. Çalgılar çalınır, geri dönülür. Kına sandığı üzerine, oğlan yakınlarının çay tabağına para konarak bahşiş alınır.

Kına gün akşamı büyük düğündür. Çevreden konuklar gelir. Düğün mahaline yaklaşınca da çeşitli yollarla (klakson çalma, silah atma, posta yollama…) davul istenir. Konuklar düğün sahibinin gücüne göre içkili veya içkisiz ağırlanır. Düğünlerin değişmez çorbası keşkektir.

Büyük düğün gecesi kadınlar da ayrı bir evde şenliklerini yaparlar. Türkü çağırırlar, oyun oynarlar. Birkaç yıl öncesine göre söylenen türküler o yörenin kendi türküleri olur, çoğu zaman o anda maniler yapılırdı. Bugün kaset, teyp gibi teknik araçların etkisiyle yerli ürün müzik unutuluyor.

Büyük düğün gecesi saat 24’ten sonrası mehirci (kız köylü)lerin düğünüdür. Mehirciler köyün dışına ateş yakarlar. Karşılamaya gelenlerden çeşitli isteklerde bulunurlar. Araba koşulması, insanlardan köprü kurulması, sırtta adam taşınması… gibi. Bu istekler yerine getirilirse bile hatır kırılmaz. Örneğin köprü kurulur, üzerinden insan geçmez, mehirciler dereden geçene kadar köprü durur. Araba (kağnı) gelirse bir yaşlı kişi bindirilir, diğerleri şenlikle arabayı iter. Böylece mehirci sabaha kadar yolda eğlenir, yer, içer. Sabah mehirleri alır döner.

Gelin alma günü öğleden önce de yengelikçi (Kız köylü hanımlar) oğlan evine gider. Oğlan evinde küserler, tavuk alırlar. Kaşık, tabak çalıp gelin sandığına koyarlar. Gelin çalıntı kaşığı damata satar. Yengelikçiler yemek yerler, türkü söylenip oynarlar, sonra dönerler.

Gelin alma gün de çevreden konuklar gelirler. Davul – zuma ile karşılanır. Yenilir, içilir. Damat çalgı ile tıraş olur. Düğüncüler halka olur. Damatla sağdıç, babalarından başlayarak tokalaşır. Sonrada dua okunup amin denir. Sıra gelin almaya gitmeye gelir.

KINA GECESİ

Büyük düğün gecesi kız evinde kına gecesi düzenlenir. Kına gecesinde, kız evinde kadınlar şenlik düzenler. Yenilir, içilir. Türküler söylenir, oyunlar oynarlar. Geline ve yakınlarına kına yakılır. Kınayı yengelerden büyüğü yakar. Gelin yakınları ağıt söyler, gelin ağıta eşlik eder ve ağlar. Ağlayış sözlü ve melodik olur. Bu melodilerden örnekler:

“Aya babamı kıymetli babam,
Attın beni uzak ellere babam,
Bundan sonra kesende paran
Sepetinde ekmeğin tükenmesin babam,

A kardeşim, kıymetli kardeşim (Gurbettekiler için)
köyünün taşına mı merak ettin babam,
Altına atma, kolunda saatine mi merak ettin babam

gibi.

Düğün sonunda gelin sağdıcı ile yatılır. Konuklar da evlerine dönerler.

GELİN ALMA

Gelin almacı adı verilen düğüncüler, güyöğü (damat) görüştükten, sütlaç yiyip kaşık kırdıktan sonra varsa silah sesleri ve davul – zurnanın çaldığı özel gelin alma havası ile oğlan evinden hareket eder. Eskiden kadınlar ve erkekler at koştururdu. Özellikle erkekler kadınlara at tutuverir, atla gitmesi sağlanırdı. Şimdi bu gelenek kalktı.

Gelin almacı yolda özellikle gençler, davul – zurna müziğine uyarak oynaya oynaya giderler. Erkekler önde kadınlar arkada gider. Davul, zuma erkekler arasında çalar. En önde bayrak gider. Bayrağı kimse ileri geçemez. At koşturanlar bayraktan izin alırlar.

Gelin alması kız evine geldiğinde varsa silahlar atılır.

Kadınlar kız evine gider. Erkekler bahçede oturur. Çalgılar çalınır. Gelin giydirilene ve eşyalar arabaya konana kadar beklenir. En son gelin alma havası ile gelin duvak içinde iki yakını (dayı, amca, ağabey)nın arasında getirilir. Gelin atına (şimdi taksiye) gelinin erkek kardeşi biner bahşiş alır. Sonra gelin bindirilir. Gelinin başından, arpa, buğday, bozuk para saçılır. Gelin alması gelini alır, döner. Gelin atını damat sağdıcı çeker. Kollarını gelin yakınları tutar. Küçük derelerden geçerlerken “at geçmiyor” diye bahşiş alınır.

Gelin oğlan evine geldiğinde özel bir hava (gelin indirme havası) çalınır. Gelin indirilmeden kurban kesilir.

Kol tutucular kaynanayı çağırlar. Geline vereceklerini söyletirler. Kaynana “Elma verdim, kiraz verdim, ceviz verdim….verdim” der. Dahada zorlatılırsa “20 yaşmda bir delikanlı verdim” şeklinde espri yapılır.

Gelin odasma konulduktan sonra, kucağına bebek, eline süpürge verilir. Gelin bu süpürge ile evi süpürür. Sonra gelin önünde kadınlar tarafından eğlence yapılır. Bu arada tutucular yemek yedikten ve bahşişlerini aldıktan sonra uğurlanırlar.

Yatma saati gelince sağdıç gelinle damadı el ele tutuşturup odalarına baş başa bırakılır.

Damat duvağı açmadan iki rekat namaz kılar. Geline bahşiş vererek duvağı açar. Gelin ve damat, gelinin getirdiği tavuk ve böreği yerler. Ancak tavuğun budunu yemek gerisini sabah evdekilerle birlikte yemek, gelenektir.

Düğünün ertesi günü gelin görme yapılır. Gelinin elini öptüğü kişiler geline para verirler. Komşular tebrike gelirler. Gelin sandığından çıkardığı dürülerden birer parça verir (atlet, havlu, gömlek…gibi).

Düğünden üç gün sonra gelin, damat, sağdıç, kaynana, kayınbaba, kız evinde el öpmeye giderler. Yemekte sıra böreğe gelince damat gelin ayrı ayrı küserler. Kız anası ve babası meyve ağacı verir, küsme biter, yemek yenir. El öpmeden dönüşte geline anası ve babası hayvan verir (inek vb.). Bu hayvanın adı evürlü malıdır.

NİŞAN – DÜĞÜN SÖZLÜĞÜ

Destür: Düğünün başladığını belirtmek amacıyla oğlan evinden kız evine gönderilen helva .

Dayı sinisi: Kızın dayısına oğlan evinden yollanan helva

Düğür: Kız isteme elçileri, kaynatalar birbirinin düğürüdür.

Düğürşü: Oğlan ve kız anaları birbirinin düğürşüsüdür.

Dürü: Geline verilen ve gelinin oğlan evindekiler getirdiği hediye.

Mehir: Oğlan evinin, kız köylülerine verdiği davar. (keçi veya koyun köylü hakkı).

Mehirci: Büyük düğün gecesinin ileri saatlerinde, kız köyünden oğlan evine eğlence yapmaya ve mehir almaya giden erkek düğüncüler.

Yengelikçi: Kız köyünden oğlan köyüne gelin alma gün giden bayan düğüncüler.

Sağdıç: Damadın hizmetinde dönen en yakın arkadaşı. Gelin atını çeken.

Dayılık: Erkek tarafından kızın dayısına verilen hediye.

Muhtarlık: Erkek tarafından kız köyü muhtarına verdiği hediye.

Küsmelik: El öpmede gelinin ve damadın küsmesi sonucu kız babasının verdiği meyve ağaçları.

Sağdıç düğünü: Salı akşamı veya Cuma akşamı oğlan köyünde yakınları arasında yapılan eğlence.

Analık entarisi: Oğlan evinin kız anası için aldığı ve kına sandığında yolladığı entari.

Evürlü: Damat ve gelinin kız evine, düğün sonrası ilk el öpmeye gidişleri.

Evürlü malı: El öpmede geline verilen hayvan.

Kardaşlık: Oğlan tarafının, kızın kardeşine verdiği hediye.

Dedelik: Oğlan tarafının, kızın dedesine verdiği hediye.

Gelin görme: Düğünden bir gün sonra gelinin köylüler tarafından ziyaret edilmesi.

Kucak çocuğu : Gelin eve girdikten sonra gelinin kucağına verilen çocuk.

 

DİNİ BAYRAMLAR

Bayram öncesi (arife) gün temizlik yapılır, mezarlar ziyaret edilir. Bir yandan da yemek hazırlanır.

Bayram sabahı namazdan çıkınca köylüler halka olup teker teker bayramlaşırlar, sonunda dua okunup amin denir. Bayram yeri ilan edilir.

Bayram yapılan köye komşu köyden gelen erkeklere köy meydanında, kadınlara evlerde yemekler yapılır, verilir. Otuz yıl önce erkekler arasında güreşler yapılırdı. Şimdi ise çocuklar güreş ettirilir.

İkinci bayramda da birinci bayramı yapan köylüler komşu köye gider, orada aynı şekilde ağırlanırlar.

Eskiden kadınlar bayram yapılan köyde uygun yerde salıncağa biner, eğlence düzenlerlerdi. Şimdi unutuldu. Nişanlı kızlara oğlan evinden bayramlık getirilir.

Son zamanlarda gençler arasında futbol maçı ( köyler arasında yapılmakta, mağlup olan takım bisküvi ikram etmektedir) gelenek haline gelmektedir.

 

 

Derleyen :
Bekir YÜKSEL 

Emekli Öğretmen

 

 

 

İlginizi Çekebilir.

Yazarın Diğer Yazıları Editör