Gerçek sevenleri için Çatalzeytin, değerleri ile önemlidir. Coğrafi, tarihi ve doğal değerleri onu sevmemizi sağlar.
Her beldenin olduğu gibi Çatalzeytin’in de sorunları vardır. Bu sorunlar üstesinden gelinemeyecek kadar büyük değildir. Yeter ki sorunlarımızı içselleştirelim. Çözüm yollarında birlikte hareket edelim. Elimizdeki değerlere sahip çıkalım. O zaman özlenen Çatalzeytin’i yaşatır, gelecek nesillere “Bu bize büyüklerimizden kalan değerler bütünüdür.” dedirtiriz.
Tarihi eserlerine zaman içinde sahip çıkamadık, çoğunlukla yitirdik. Ormanlarımıza hep ver diyoruz, kesiyoruz. Elde edilecek enerjinin; doğayı tahrip etmeye, Akçay’ı kurutmaya değer mi olduğu konusunda iki elin parmakları sayısı kadar gönüllülere, “Akçay Aşıkları Platformuna” sahip çıkmadık, çıkamadık. Denizi doldurdukça önce Kaşlıca altını, sonra Kışla altını Karadeniz’e yem yaptık. Ormanlarımız, akarsularımız, denizlerimiz bizleri affetmeyecek. Onlara karşı hep suçlu, boynu eğik duracağız. Gelecek nesil de “Bize ne bıraktınız ki Çatalzeytin’e gelelim.”diyecekler.
Yüksek katlı, bahçesiz, otoparksız evleri medeniyetin göstergesi olarak kabul ettik. Bize kalan bahçelerinde çiçeklerin, sebzelerin, meyvelerin yetiştirildiği evlerimizi yıkarak parasal rant elde ettik ama, Çatalzeytin doğal rantını yok ettik, işimize böyle geldi.
Mahalleler arasındaki kuzeyden güneye uzanan 100 yıllık kaldırımlar kayboldu. Merkezde, kendisini tarihiyle yüzleştirecek ne var? Çatalzeytin’in nesi cezp etsin insanları. Yasak savar gibi bir haftalık, on beş günlük büyüklerimizin hatırına geldiğimiz Çatalzeytin’i, çocuklarımıza nasıl sevdireceğiz?
Bir yıl önce popülistçe; 2009 yılında Hakkari’de şehit olan polisimizin adını verdiğimiz “Karacakaya Şehit Polis Engin Açıkgöz İlköğretim Okulu” ilgisizlikten,’ öğrenci yetersizliğinden kapandı, kapanacak. Nerede Çatalzeytin Yardımlaşma Derneği? Nerede Dört Divan Karacakaya Derneği? Nerede köy muhtarları? Nerede bu ismi verilmesini isteyenler. Şimdi gönlünüz rahatladı mı?
30 yıl önce 65 köy okulunun bulunduğu ilçemizde bir tek Paşalı İlköğretim Okulu kaldı. O da taşıma öğrenci ile ayakta duruyor. Köylerimizde Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarımızdan olan okuduğumuz, bu günlere bizi getiren okullarımız kaderine terk edilmiş çürüyor. Acaba neden camilerimize sahip çıktığımız kadar bir çok anımızın olduğu, bizi hayata bağlayan okullarımıza sahip çıkmıyoruz? Onların gözümüzün önünde yok olmasına razı oluyoruz.
2007 yılında Çok Programlı Lisemiz , düz Liseye; Devlet Hastanemiz, İlçe Hastanesine dönüştü. Sesimizi çıkarmadık. Büyüklerimiz ne karar alırsa doğru yaparlar dedik. 2011 yılında ise İlçe Hastanemizi de kaybederek Sağlık Kuruluşumuz Aile Sağlığı Merkezi oldu. Aile Sağlık Merkezi’ndeki genç Doktorlar ve Sağlık Ekibi özveri ile hizmet veriyorlar. Uzman Hekimimiz yok. Kimse sorgulama gereğini bile duymuyor. Hastanemizin genel durumuyla ilgili 31 Ağustos 2010 tarih ve 318 sayılı gazetemizde “Devlet Hastanemizden İlçe Hastanesine” başlıklı yazımda genel bilgi vermiştim. Olumlu ya da olumsuz bir tepki almadım.
Ufukta Adliye’nin kapanması mı görünüyor ne? Bunu da yaşadığımız süreçte göreceğiz.
Çatalzeytin’i sözle sevmek yetmiyor. Gurbette olanlar Çatalzeytin’e daha etkin sahip çıkmalı. Çatalzeytin’de yaşayanlar da gurbetçileri bağrına basmalı. 30 yılda nüfusumuz on bin azaldı. O halde geri dönüşü önce emeklilerden başlayarak, sonrasında ise büyük kentlerde zor koşullarda yaşamını sürdürenleri bağrımıza basmakla çözebiliriz. Köylerine dönenler, tek dostu kara toprak ile barışmalı, onu işleyerek hayvancılık, sebzecilik, meyvecilikle yaşama sıkı sıkı sarılmalıdır. Doğduğu yerde insan aç kalmaz.
Bizler bu topraklarda mutluyuz. Bu topraklardan bizleri koparan sorunlara inat köyümüze, ilçemize sahip çıkmalıyız. “Biz Çatalzeytin’i seviyoruz.” demenin yetmediğini hep birlikte görmeliyiz. Yoksa bu sözü söyleyecek bir Çatalzeytin’i bulamayabiliriz.