Kaybolan Sahilimiz

Şirin ilçemizi, “Çatalzeytin” yapan özelliklerin başında Karadeniz kıyısınca uzanan geniş kumsallı sahilimiz gelir.

Denize yakın bölümünde küçük çakıl taşlarının bulunduğu kalın taneli, sonrasında sahil boyunca uzanan ince, altın sarısı ve karaya yaklaştıkça toz halindeki kumlardan oluşan kumsalımız…. Yüzyıllar boyunca Karadeniz’in sevgisiyle oluşan ve ilçemizle simgeleşen kumsalımız,  kara yolumuz ile iç içeydi.

Bazı yıllar; deniz hırçın bir çocuk gibi sahili dalgalarıyla döverken yolu aşar, çarşı merkezine kadar gelir kısa süreli konuk olurdu.

Kumsaldaki çakıl taşları küçük çocukların oyuncakları gibiydi. Gençler kale taşı oyunu oynar, güreş tutar, ilçemizin tek spor kulübünün sporcuları çalışmalarını bu geniş kumsal da yapardı.

Kumsalın toprakla birleştiği noktadaki maki türü dikenli bitki örtüsü kuşların yuvasıydı. Kuşların sesleri, kulağa hoş gelen bir melodiden daha etkili, zihinsel ve ruhsal yönden insanları rahatlatırdı.

“Denizin kumu tükenir mi ?” düşüncesindeki insanların yönetimlerde yer aldığı dönemlerde kalınlığı dört-beş metreyi bulan kumumuza rantçılar el attı. Gerekçeleri hazırdı. İşsize iş yaratmak. Belediyenin makbuzla kumu satarak gelir temin etme hakkını kendinde görmesi bir başka husus.

1980’li yılların sonrasına kadar kum talanı devam etti. İlçemizi bırakınız. Türkeli ve Ayancık bölgelerine traktörler, kamyonlar, tırlar dolusu sahilimizin kumu satıldı, beton binalar yükselsin diye….

O zamanlarda “Yapmayın, ilçenin kaderi ile oynamayın.” diyenlerdendik. Ama kime neyi anlatacaksın… Ekmek parası kazanma yolu olarak seçilen bu kum talanı sonucunda kumsalımızda çukurlar, tüneller açıldı. Kumsal delik-deşik oldu.

Ayıbımızı kapatmak için 1990’lı yılların başına doğru sahile “Çin Seddi” gibi, insanlarımızı denizden koparan yaklaşık dört metre yüksekliğinde beton utanç duvarı çektik. Kumlardan boşalan bölüme kamyonlar dolusu moloz, toprak doldurarak kumsalı daraltıp yer kazandık.

Şimdi, at koşturulan kumsal denize dalıp çıktıktan sonra anne sıcaklığı ile bizi saran kum kalmadı.

Ginolu limanı, Ginolu’nun özelliğini bozdu. Ginolu’nun her yerinde denize girilirken, liman içi mikrop yuvası haline geldi. Deniz sirkülasyonu ortadan kalktı. Denizin doldurulması sonucunda basit fizik kuralının ortaya çıkacağını da öngöremedik. Birkaç yıla kadar Kışla Tepesi’ni de Karadeniz’e vermemek için beton duvar çekeriz. Yıllar önce Kışla Tepesi’ndeki mersinliğin altında – sahilde- insanlar denize girip kumsalda güneşleniyordu.

Şöyle bir düşünelim. Çatalzeytin-Ginolu arasındaki kumsalımızın otuz yıl önceki durumu neydi ? Derinliği ne kadardı ?

İşte o günlerde bir tatil beldesi olarak Çatalzeytin, şimdi özlediğimiz Çatalzeytin’di…

Yakın bir gelecekte mevcut kumsalı da yitireceğiz. Denize; taş dolguların üzerinden buğulu gözlerle bakıp göz yaşlarımızla affet bizi mi diyeceğiz ?

İlginizi Çekebilir.

Yazarın Diğer Yazıları Ergun Usta